Bu blog yazımızda, ülkemizdeki birçok şirket yetkilisinin, içinde bulunduğumuz teknoloji çağında bile hukuk kurallarına gereken önemi vermeyerek ve özen göstermeyerek hem maddi hem de manevi yönden şirketlerine nasıl zarar verdiklerini ve bu zararların nasıl önlenebileceğini anlatacağız.
A. ŞİRKET YÖNETİMİNİN YAPTIĞI HATALAR NELERDİR?
1. Çalışanlara Görevleri ile Doğru Orantılı Yetki Devri Yapılmaması
Yönetim ve temsil yetkisi, anonim şirketlerde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun (“TTK”) 365. maddesine göre yönetim kurulunca, limited şirketlerde ise aynı kanunun 623. maddesine göre müdür veya müdürler kurulunca yerine getirilmektedir. Bu yetkililer sahip oldukları yönetim ve temsil yetkisini, Kanunda bahsedilen şartları sağlamak şartı ile bir veya birkaç Yönetim Kurulu/Müdürler Kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devredebilmektedir. Kanunda “yönetim yetkisi” ve “temsil yetkisi” devrinden ayrı ayrı bahsedilse de uygulamada her ikisinin birlikte devri söz konusu olmaktadır. Zira bu yetkilerden sadece birinin devri ile verilen görevin yerine getirilmesi mümkün olmamaktadır. Çeyrek asırdan fazla bir süredir var olan kurumsal şirketlerin haricinde, çalışanlarına yetki devri yapan ya da ihtiyaçlara uygun bir biçimde yetki devri yapan şirket sayısı çok azdır. Çalışanların sorumluluklarının bilincinde olarak işlerine daha fazla önem vermesi ve şirketin daha kurumsal bir yapıya sahip olması için; şirketlerin faaliyetleri, yönetimin bakış açısı, süregelen çalışma yapısı, organizasyon şeması analiz edilerek şirkete özgü bir iç yönerge hazırlanmalıdır. Yönergedeki görev dağılımına göre de yönetim kurulu/müdürler kurulu kararı ile kişi ataması yapılmalıdır. Bu sayede yönetim kurulunun görevleri ve sorumlulukları çalışanlar arasında paylaştırılarak daha nitelikli işler yapılması; kişilerin yaptıkları işin sorumluluğunu üstlenmesi sebebi ile işlerindeki hata payının azalması ve şirketin kurumsal bir yapıya adım atması sağlanmış olacaktır. Belirtilen faydaların sağlanabilmesi için yetki devri süreci, uzman hukuk müşavirleri ile yürütülmelidir.
2. Şirket İçi Faaliyetlere Özgü Politikaların ve Prosedürlerin Olmaması ya da Yöneticilerin/Çalışanların Politikaları ve Prosedürleri “Bir Şey Olmaz” Mantığıyla Uygulamaması
Her şirketin faaliyet konuları, iş yapış usulleri, misyonu ve vizyonu farklılık göstermektedir. Şirketlere ait bu bilgileri hukuk kurallarıyla harmanlayarak şirketlere özgü politika standartlarının ve prosedürlerin hazırlanması gerekmektedir. Bir diğer deyişle, şirketlerin kişilere göre değişen bir işleyişinin olmaması ve hukuk kurallarına uyan profesyonel bir yapıya sahip olması, şirkete özgü hazırlanacak olan Personel Yönetmeliği, Kişisel Verilerin Korunması Yönetmeliği, Kurumsal Yönetim Yönetmeliği gibi şirketin iç işleyişine dair spesifik çalışmaların yapılmasına bağlıdır. Şirket söz konusu yönetmeliklere uygun şekilde faaliyetlerini yürütmeli, yönetmeliklere uygunluğu sağlayabilmek için düzenli denetimler yapmalı ve kurallara uymayan çalışanlarını disiplin yaptırımlarına tabi tutmalıdır. Böylelikle kişiler değişse dahi şirketin kimliğine aykırı bir eylemde bulunulması kolay olmayacaktır. Şirketin tüm işleyişini düzenleyecek bu gibi hukuki düzenlemelerin uzman hukuk müşavirleri ile hazırlanması elzemdir. Zira günümüzde birçok şirket çeşitli yönetmeliklerinin olduğunu belirtse de bahsi geçen belgeler incelendiğinde birçoğunun hukuka aykırı ve amaca hizmet etmeyen düzenlemeler içerdiği görülmektedir. Öte yandan hukuka uygun ilgili politikaların ve prosedürlerin mevcut olması kadar uygulanması da önemlidir. Şirketlerin karşı karşıya kaldığı en önemli sorunlardan biri, çalışanların muhtemel riskleri göz ardı etmesi ve daha fazla efor sarfetmemek için prosedürlerden kaçınmasıdır.
3. İşlemlerdeki Usuli Gerekliliklere Uyulmaması
Bazen Şirketlere önleyici hukuk hizmeti sunan hukuk müşavirlerinin bazen de çalışanların bilgi veyahut anlatım eksikliğinden ötürü işlemlerin geçerliliğini etkileyecek hatalar yapılabilmektedir. Sözleşmelerin tüm sayfalarının imzalanmaması; sözleşmede cezai şart, maaş gibi hususlardaki boşluklar doldurulmayarak sözleşmenin imzalanması; imza sirküleri kontrol edilmeden kişilerin yetkili olup olmadığı bilinmeden sözleşmelerin imzalatılması; sözleşmelerin geçerli e-imza ya da ıslak imza alınmaksızın elektronik ortamda gönderilmesi ile yetinilmesi; resmi şekle tabi olan sözleşmelerin bu şekle uygun yapılmaması gibi haller hukuki ihtilaflara neden olmaktadır. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 30. Hukuk Dairesi, 08.06.2023 tarihli 2020/1975 Esas ve 2023/1059 Karar sayılı kararında, fazla mesai ücretinin temel ücrete dahil olduğuna dair hükmün bulunduğu sayfada işçinin imzası bulunmadığından ötürü, ilgili hükmü geçerli kabul etmemiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir: “…Mahkemece her ne kadar, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, iş sözleşmesinin 9. Maddesi gereğince fazla çalışmaların ücrete dahil olduğu kabul edilmek suretiyle yapılan fazla çalışma hesaplamasına göre davacının fazla çalışma alacağının bulunmadığına karar verilmiş ise de, ilgili sözleşme hükmünde.. ”Çalışılmadan hak kazanılan…fazla çalışma ücretlerinin..” temel ücrete dahil olduğunun kararlaştırıldığı görüldüğü gibi ücret miktarının yazılı olmadığı, anılan iş sözleşmesi hükmünün olduğu sayfada davacının imzasının bulunmadığı, dolayısıyla fazla çalışmaların ücrete dahil olduğu kabul edilerek fazla çalışma alacağı hesabı yapılmamasının dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmakla 6100 sayılı HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince karar kaldırılarak dosyanın geri çevrilmesine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…” Önemle belirtmek gerekir ki, hukuk müşavirleri tarafından hazırlanan standart sözleşmelerde, her somut olaya göre değişiklik ve eklemeler yapılması gerektiği göz ardı edilerek şirketin menfaatlerine uymayan sözleşmeler akdedilebilmektedir. Bir başka deyişle, hukuk müşaviriniz standart bayilik, üretim, kira gibi sözleşmeler hazırlasa dahi bu her türlü bayilik, üretim, kira ilişkisinde aynı sözleşmenin imzalanabileceği anlamına gelmemektedir. Bu durum şirket yöneticilerinin ya da çalışanlarının yaptığı en kritik hatalardandır. Şirket için her ticari ilişkinin dinamiği farklıdır. Bu durum göz ardı edilmeyerek sözleşme hükümleri değerlendirilmelidir.
4. İş Hukuku Kapsamındaki Yükümlülüklerin Önemsenmemesi
İşçi-işveren uyuşmazlıkları yıllardır kesintisiz şekilde devam etmesine ve şirketler için ciddi bir mali kayba neden olmasına rağmen, işverenler hala bu hususa gereken önemi göstermemektedir. İş hukuku uyuşmazlıklarında zorunlu arabuluculuğun kabulüyle yargıya taşınan uyuşmazlık sayısının azaldığı ifade edilse de Adalet Bakanlığının istatistiklerine bakıldığında İş Mahkemelerindeki dava sayısında artış olduğu gözlenmektedir. 2023 yılından 2024 yılına aktarılan dosya endeksine bakıldığında İş Mahkemeleri 3. sırada yer almaktadır. (1) Şirketler sene sonu yapmış oldukları harcama kalemlerini kontrol ettiğinde, işçilik hak ve alacakları ödemeleri ile mahkeme kararı gereği yapılan ödemelerin harcama kalemlerinde önemli bir yer kapladığını görüyor ise, iş hukuku alanında gerekli hukuki desteği almadıkları ortaya çıkmaktadır. Uygulamada en sık karşılaşılan hatalar; iş sözleşmelerinde geçersiz hükümlere yer verilmesi, ödemelerin bordroya yansıtılmaması, bordroların yasaların öngördüğü şekilde imzalatılmaması, iş akdi fesih süreçlerinin İş Kanunu’na aykırı şekilde yürütülmesi ve uzman bir hukuk müşavirinden düzenli önleyici hukuk hizmeti alınmamasıdır. İşverenler, iş hukuku bağlamında yükümlülüklerine dair detaylı bilgilere, Blog’da yer alan “İşverenlerin İş Hukuku Bağlamında Dikkat Etmesi Gereken Temel Hususlar” başlıklı yazıdan erişebilirler. (link)
5. Marka İtibarında Hukuk Kurallarının Önemsenmemesi
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’na göre marka, bir teşebbüsün mallarının veya hizmetlerinin diğer teşebbüslerin mallarından veya hizmetlerinden ayırt edilmesini sağlaması ve marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartıyla kişi adları dâhil sözcükler, şekiller, renkler, harfler, sayılar, sesler ve malların veya ambalajlarının biçimi olmak üzere her tür işaretten oluşabilir. Şirketler, marka logolarını belirlerken Sınai Mülkiyet Kanunu’nda yer alan marka olma şartlarını taşıyıp taşımadığını; başkalarının tescilli marka haklarını ihlal edip etmediğini denetlemek zorundadır. Aksi halde yıllardır kullandığı ve belirli bir itibara sahip markasını değiştirmek zorunda kalabileceği gibi maddi ve manevi tazminat ödemek durumunda da kalabilir. Nitekim yakın zamanda UGG markasının Avustralya’daki tescili, UGG ibaresinin ilgili bölgede jenerik bir terim olması sebebiyle iptal edildi. Bu nedenle UGG markası ürünlerini Avustralya’da Since 74 markası adı altında satmak durumunda kaldı. (2) Şirketler tescilli markalarının sürekliliğini devam ettirebilmek adına, bu alanda uzman hukuk müşavirlerinden ve marka patent ofislerinden danışmanlık hizmetleri alarak kendi markası ile iltibas ve iktibasa neden olacak başka işletmelerin marka başvurularını takip edip bu başvurulara karşı itiraz ve sonrasında dava sürecini yürütebilecektir.
6. Kişisel Verilerin Korunması Mevzuatının Getirdiği Yükümlülüklerin Önemsenmemesi
Kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgiyi ifade eder. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, adres, telefon, e-posta, boy, kilo, göz rengi, hastalıklar vb. veriler kişisel veridir. Başta özel hayatın gizliliği olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin korunması, kişinin mahremiyet hakkının korunması, kişinin bilgi güvenliği hakkının korunması, kişisel verilerin işlenmesinin disiplin altına alınması, kişisel verileri işleyenlerin yükümlülükleri ile uyacakları usul ve esasların düzenlenmesi gibi amaçlarla 2016 yılında kişisel verilerin korunmasına yönelik 6698 sayılı “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu” yürürlüğe girmiştir. Kanun kapsamında, aranan şartları sağlayan şirketlerin Uyum Sürecini tamamladıktan sonra VERBİS kayıt yükümlülüğünü, aydınlatma yükümlülüğünü, veri güvenliğini sağlama yükümlülüğünü, ihlal bildirme yükümlülüğünü ve sair yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekirken; ülkemizde çoğu şirketin ilgili kanundan haberdar dahi olmadığı görülmektedir. Bu yükümlülük ihlallerinden herhangi birinin tespiti halinde ise Kişisel Verileri Koruma Kurumu tarafından yüksek tutarda idari para cezaları uygulanabilmektedir.
2025 yılı için idari para ceza oranları aşağıdaki tabloda gösterilmektedir:| YÜKÜMLÜLÜK | İLGİLİ KANUN HÜKMÜ | 2025 YILI İÇİN İDARİ PARA CEZASI (ASGARİ-AZAMİ) |
| Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi | 18/1-a, 10 | 68.083,00 TL – 1.362.021,00 TL |
| Veri Güvenliğine İlişkin Yükümlülüklerin Yerine Getirilmemesi | 18/1-b, 12 | 204.285,00 TL – 13.620.402,00 TL |
| Kurul Tarafından Verilen Kararların Yerine Getirilmemesi | 18/1-c, 15 | 340.476,00 TL – 13.620.402,00 TL |
| Veri Sorumluları Siciline Kayıt ve Bildirim Yükümlülüğünü Aykırı Hareket Edilmesi | 18/1-ç, 16 | 272.380,00 TL – 13.620.402,00 TL |
| Yurt Dışı Veri Aktarımına İlişkin Standart Sözleşme Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi | 18/1-d, 9 | 71.965,00 TL – 1.439.300,00 TL |
Bununla birlikte uyum süreci tamamladığını ifade eden şirketlerin büyük bir kısmının Kanuna uygun bir süreç yürütmedikleri, dolayısıyla bu şirketlerin da idari para cezası riski ile karşı karşıya olduğunu ifade etmek gerekir.
Örneğin şirket tarafından hazırlanan Saklama ve İmha Politikasının ilgili Kanuna, Yönetmeliğe ve Kurul kararlarına uygun olmaması, ilgili kişi başvurusuna yeterli ve süresinde cevap verilmemesi, üçüncü bir kişinin şirket adına veri toplamasında şirketin sorumlu olmayacağı yanılgısına düşülmesi, veri ihlali bildiriminin belirtilen sürede yapılmaması, açık rıza alarak her türlü verinin işlenebileceğinin düşünülmesi gibi hatalı işlemler şirketin ağır idari para cezaları ile karşı karşıya kalmasına neden olmaktadır.
Kişisel Verileri Koruma Kurulunun 08/08/2024 tarih ve 2024/1385 sayılı Kararına göre, bir e-ticaret platformunun satıcı portalında, yetkisiz kişiler başka platformlardan elde ettikleri kullanıcı adı ve şifreleri kullanarak bazı satıcı hesaplarına erişmiş, bu ihlal sürecinden 673 satıcı ve 7.202 müşteri etkilenmiştir. İhlal 02.02.2024-06.02.2024 tarihleri arasında gerçekleşmiş ve 06.02.2024’te siber güvenlik ekibi ve kullanıcı şikayetleriyle tespit edilmiştir. 107 satıcı hesabında IBAN değişikliği, ürün listeleme ve fiyat düşürme işlemleri yapılmış, 1.213 müşteri hesabında ise şüpheli siparişler oluşmuştur. Satıcıların kimlik, iletişim ve finansal verileri ile müşterilerin kimlik, iletişim, müşteri işlem ve finansal verileri ihlalden etkilenmiş olup, bu durum veri sorumlusunun sistemlerinden değil, yetkisiz kişilerin başka platformlardan elde ettikleri bilgileri kullanması sonucu gerçekleşmiştir. Siber saldırganların, başka platformlardan elde ettikleri e-posta adreslerinin veri sorumlusunun satıcı portalında bulunup bulunmadığını anlamak için sistemdeki bir zafiyeti kullandıkları ve bu sayede hedefli saldırılar gerçekleştirdikleri tespit edilmiştir. Satıcı portalına girişlerde kullanılan bot önleme uygulamasının yetersiz kaldığı, tek seferlik parola sisteminin ve çift faktörlü kimlik doğrulama önlemlerinin ancak ihlalden sonra hayata geçirildiği belirlenmiştir. Ayrıca, aynı IP adresinden 02.02.2024 ve 03.02.2024 tarihlerinde 400’den fazla giriş yapılmasına rağmen ihlalin ancak 06.02.2024’te fark edilmesi, tespit sürecinde gecikme yaşandığını göstermektedir. Bu nedenlerle, veri güvenliğini sağlamak için gerekli teknik ve idari tedbirleri almadığı gerekçesiyle veri sorumlusuna 3.250.000,00 TL idari para cezası uygulanmasına karar verilmiştir.
7. Rekabetin Korunması Hakkında Mevzuatın Getirdiği Yükümlülüklerin Önemsenmemesi
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını amaçlamaktadır.
Bu kapsamda örneğin, mal veya hizmetlerin fiyatının belirlenmesi veya alım-satım şartlarının saptanması, rakiplerin faaliyetlerinin zorlaştırılması veya yeni girişlerin engellenmesi, bir mal ya da hizmetin satışıyla, başka bir mal veya hizmetin zorunlu alımının şart koşulması veya diğer mal-hizmet koşullarının dayatılması halleri rekabet ihlali olarak kabul edilmektedir. Kanuna ve Rekabet Kurumu’nun dikkat çektiği hususlara, yayınladığı kılavuzlara uygun hareket etmeyen işletmeleri yine çok yüksek idari para cezaları beklemektedir.
Uygulamada en çok görülen ihlaller; bayilerin satış fiyatlarını belirlemek, bayinin rakip şirketin malını satmasını engellemek ya da zorlaştırmak, bayiler arası farklı mali uygulamalarda bulunmak, Rekabet Kurumu personelinin yerinde inceleme yapmasını engellemektir.
Aşağıdaki tabloda rekabet ihlallerine yönelik öngörülen idari para cezası miktarları yer almaktadır:
| REKABET İHLAL TÜRÜ | CEZANIN NİTELİĞİ VE 2025 ORANLARI |
| Muafiyet, menfi tespit, birleşme veya devralma başvurularında yanlış/yanıltıcı bilgi ve belge verilmesi | Yıllık gayri safi gelirin binde 1’i oranında ceza, asgari 167.473,00 TL. |
| İzne tabi birleşme/devralmaların Kurul izni olmadan gerçekleştirilmesi | Yıllık gayri safi gelirin binde 1’i oranında ceza, asgari 167.473,00 TL. *Birleşme işlemlerinde tarafların her birine, devralma işlemlerinde ise sadece devralana verilir. |
| Kanunun 14 ve 15 inci maddelerinin uygulanmasında eksik, yanlış ya da yanıltıcı bilgi veya belge verilmesi ya da bilgi veya belgenin belirlenen süre içinde ya da hiç verilmemesi | Yıllık gayri safi gelirin binde 1’i oranında ceza, asgari 167.473,00 TL. |
| Kanunun 14 ve 15 inci maddelerinin uygulanmasında, istenen bilgi veya belgenin belirlenen süre içinde verilmemesi | Yıllık gayri safi gelirin on binde 5’ioranında günlük ceza. |
| Yerinde incelemenin engellenmesi veya zorlaştırılması | Yıllık gayri safi gelirin binde 5’i oranında ceza, asgari 167.473,00 TL. Yıllık gayri safi gelirin on binde 5’ioranında günlük ceza. |
| Rekabeti sınırlayıcı anlaşma, uyumlu eylem, hâkim durumun kötüye kullanılması (Madde 4, 6 ve 7) | Yıllık gayri safi gelirin %10’una kadar ceza. |
| Geçici tedbir veya yükümlülüklere uyulmaması | Yıllık gayri safi gelirin on binde 5’i oranında günlük ceza. |
| Yönetici veya çalışanların ihlalde belirleyici etkisi olması | Teşebbüse verilen cezanın %5’ine kadar ek ceza. |
| İhlalin tekerrürü, süresi, teşebbüs veya teşebbüs birliklerinin piyasadaki gücü, ihlalin gerçekleşmesindeki belirleyici etkisi, verilen taahhütlere uyup uymaması, incelemeye yardımcı olup olmaması, gerçekleşen veya gerçekleşmesi muhtemel zararın ağırlığı gibi hususlar dikkate alınır. |
Rekabet Kurulunun 09.09.2021 tarihli ve 21-42/617-M sayılı Kurul kararına göre, Arçelik Pazarlama A.Ş. tarafından yeniden satıcılarının satış fiyatını belirlemek suretiyle 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu kapsamda 4054 sayılı Kanun’un 16. maddesinin üçüncü fıkrası ve “Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik”in 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile ikinci fıkrası hükümleri uyarınca 2021 mali yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirleri üzerinden takdiren Arçelik Pazarlama AŞ’ye 365.379.161,06-TL idari para cezası verilmesine karar verilmiştir.
Şirketler, bu alanda uzman hukuk müşavirlerinden Rekabet Hukukuna yönelik Uyum Programı Hizmeti almalıdır.
Erdinç Hukuk Bürosu olarak, alanında uzman kadromuz ile, hizmet verilen şirkete özgü Rekabet Hukuku Programı hazırlayarak şirketi olası risklerden korumayı amaçlamaktayız.
8. Konunun Uzmanından Hizmet Alınmaması
Günümüzde hala şirketlerin özel uzmanlık gerektiren iş ve işlemleri çalışanlarına yaptırmaya çalışarak şirketin giderlerini azaltma düşüncesi hakimdir. Oysaki uzmanından görüş alınmadan yapılan işlemlerde çoğunlukla hatalar yapılmakta ve bu hatalar maddi kayıplara ve hatta cezai sorumluluklara neden olmaktadır. Bu nedenle hatalı işlemin düzeltilmesi, bu mümkün değilse bir daha aynı hataların yapılmaması için ilgili uzmandan hizmet almak gerekecek ve önceden kaçınılan hizmet bedeli bu aşamada ödenecektir.
Uygulamada yapılan bir diğer hata, yalnızca bir ihtilaf yaşandığında hukuk müşavirine danışılması gerektiği düşüncesidir. Oysaki ihtilafların ortaya çıkmaması ya da çıkması halinde şirketin zarara uğramaması için hukuk müşavirinden herhangi bir ihtilaf oluşmadan düzenli şekilde önleyici hukuki hizmeti almak en doğrusudur.
Hukuk müşaviri, yukarıda izah edilen alanlarda şirketi uyarıp gerekli çalışmaları yapacağından bu risklerin ortaya çıkması engellenmiş olacaktır.
B. ÇÖZÜMLER NELERDİR?
Hukuki Danışmanlık Hizmeti Alınması: Şirketler, uzman ve kendi faaliyet alanlarına hâkim olan bir hukukçudan düzenli şekilde önleyici hukuki danışmanlık hizmeti almalıdır.
Şirket içi Denetim ve Kontrol Mekanizmalarının Kurulması: Şirket yetkilileri hukuk danışmanının önerilerini göz ardı etmemeli ve çalışanlarının bu kurallara uyması için gereken iç denetim ve kontrol mekanizmalarını kurmalıdır ve işletilmesini sağlamalıdır.
Belirli Aralıklarla Hukuki Risk Analizi Yapılması: Hukuk müşaviri şirket için en uygun periyotları belirleyerek hukuki risk analiz çalışması yapmalıdır. Şirket yetkilileri, hukuk danışmanının yaptığı hukuki risk analizi çalışmalarını takip ederek şirketlerindeki eksikliklerin giderilmesini önemsemelidir.
Çalışanlara Eğitimler Verilmesi: Bir şirketin yasal düzenlemelere uygun hareket edebilmesindeki en önemli güç çalışanlardır. Çalışanlar hukuk kurallarını, gerekliliklerini ne kadar önemserse şirketin faaliyetlerinin sorunsuz ilerlemesi de o kadar mümkün olacaktır. Bu nedenle şirket çalışanlarına hukuk danışmanları tarafından düzenli eğitimler verilmelidir. Çalışanların eğitimlere göre hareket edip etmedikleri ise yukarıda bahsettiğimiz üzere kurulan iç denetim ve kontrol mekanizmaları ile denetlenmelidir.
Erdinç Hukuk Bürosu olarak, Ticaret & Şirketler Hukuku alanında uzman kadromuzla şirketlerin ihtiyaçlarına göre danışmanlık hizmeti veriyor, onları gelecek risklerden koruyoruz.
Detaylı bilgi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
(1)- Adalet İstatistikleri 2024 – T.C. Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü
Erişim Linki: https://adlisicil.adalet.gov.tr/Resimler/SayfaDokuman/7042025092455Adalet_İstatistikleri_2024%20Türkçe_Ingilizce.pdf
Erişim Tarihi: 14.04.2025
(2)- UGG Markası Avustralya’daki tescilinin iptaline dair haber
Erişim Tarihi: 14.04.2025
ERDİNÇ HUKUK I DANIŞMANLIK I ARABULUCULUK


Comments are closed.